The Highwayman [Turkish translation]

Songs   2024-12-04 22:20:07

The Highwayman [Turkish translation]

fırtına rüzgârın ağaçları arasında karanlığın seliydi.

ay fırtınalı denizler üzerinde sarsılan bir hayalet gemiydi.

yol mor boş arazinin etrafında ayışığından bir şeritti.

ve eşkiya atını sürerek geldi,

atını sürerek, atını sürerek,

eşkiya atını sürerek geldi,

eski han kapısına.

alnında bir tane fransız şapkası vardı, çenesinde bir demet bağ

bordeaux şarabı renkli kadife bir palto, kahverengi geyik derisi pantolon(vücudu sıkı sıkıya saran türden)

kırışıklık yoktu , çizmeleri uyluğuna kadar uzanıyordu.

ve o mücevheri bir parıltıyla sürüyordu.

ince kılıcının kabzası parıldıyordu

tabancasının sapı parıldıyordu cevheri gökyüzünün altında.

kaldırım taşlarının etrafında bağırdı ve çarptı karanlık han kapısına

kırbacı ile bütün pancurlara dokundu, ama hepsi kilitli ve demir korkuluklarla çevriliydi.

pencereye doğru bir ıslık çaldı, birileri bekliyor olmalıydı

ama hancının siyah gözlü kızı

Bess, hancının kızı

karanlık kırmızı bir aşk onun uzun saçlarına örülmüştü.

"bir öpücük, güzel sevgilim, bu gecenin mükafatı

ama gün ışığından önce geri dönmek zorundayım sarı altınlarla,

henüz bugün onlar beni zorladı ve taciz etti.

ay ışığıyla birlikte beni ara,

ay ışığıyla birlikte beni bekle

ay ışığıyla sana geleceğim, düşünce cehennemi bu yolu kapatsa da.

dik durdu üzengilerin üzerinde, onun eline uzandı nadiren yaptığı gibi

ama o saçlarını açtı, pencere kanadına doğru savurdu. yüzü dağlanmış gibi yanıyordu

parfümün siyah çağlayanı gibi ciğerlerine dökülüyordu

ve onun dalgalarını ay ışığında öptü

(ay ışığının güzel siyah dalgaları)

ardından ay ışığında dizginleri kendine çekti ve batıya doğru dört nala gitti.

o, şafakta gelmedi, öğle vakti de gelmedi

ve kumral günbatımından sonra, ay ışığı çıkmadan önce

yol çingenelerin yolu olduğu zaman, mor araziye renk verdiklerinde

bir kızıl grup yürüyerek geliyordu

yürüyerek, yürüyerek

King George'un adamları yürüyerek geliyordu, eski iç avluya.

hancıya hiçbir şey söylemediler, bunun yerine birinci sınıf birasından içtiler

ama onlar onun kızını susturdu ve onu dar yatağının dibine attılar

ikisi pencere kanadına diz çöktü, yanlarında misket tüfekleriyle

her pencerede ölüm vardı

ve cehennem kara bir tanesinde

Bess görebiliyordu, pencereden görünen kısmı

onun at sürdüğü yolu

onlar kıza dikkat etmek için bağladılar, bıyık altından gülümsemelerle

bir tüfek bağlamışlardı onun yanına, namlusuyla göğsünün altından

"şimdi iyi izle" ve hepsi onu öptü

kız ölü adamın sözlerini duydu

"ay ışığıyla birlikte beni ara,

ay ışığıyla birlikte beni bekle

ay ışığıyla sana geleceğim, düşünce cehennemi bu yolu kapatsa da."

ellerini vücudunun yanına büktü, ama bütün bağlar çok iyi bağlanmıştı

parmakları terden veya kandan sırılsıklam olana kadar ellerini kıvırdı.

onlar karanlıkta gergin ve sinirliydiler ve saatler yıllar gibi ilerliyordu.

şu ana kadar, gece yarısı çalıncaya kadar

soğuktu gece yarısında

bir parmağın hafif vuruşu ona ulaşabilirdi

en azından o dokunuşla tetik onunda

tlot-tlot! acaba onlar da duymuş muydu? açıkça bir atın toynak sesleriydi

tlot-tlot, uzak bir yerde! duyamayacak kadar sağır mıydılar?

ay ışığı şeridinin sonunda, tepenin etrafında

eşkiya atıyını sürerek geliyordu

atını sürerek, atını sürerek

kızıl ceketliler tüfeklerini yağladılar!

kız ayağa kalktı dik ve sakin.

tlot dondurucu soğukta, tlot yankılayan gecede

yakına, daha yakına geldi, kızın yüzsü ışık gibi aydınlanmıştı

bir anlığına kızın gözleri genişçe büyüdü ve derin bir son nefesi içine çekti.

kızın parmakları ay ışığında kımıldadı

misket tüfeği ayışığını parçaladı

ay ışığında göğüslerini parçaladı ve onu ölümüyle uyardı

döndü, batıya doğru yöneldi, bilmiyordu onun ayakta durduğunu

başı pencere kepenginin üzerinde eğilmiş ve kendi kanında iliklerine kadar ıslanmıştı.

şafağa kadar olayı işitmedi, yüzü soldu duyduğu zaman

nasıl, bess, hancının kızı,

hancının siyah gözlü kızı,

ay ışığında beklemişti aşkı için ve orada karanlığıniçinde ölmüştü.

geriye yöneldi delirmiş gibiydi, gökyüzüne doğru bir isyan küfrü etti

ardında beyaz toz bulutu bırakan beyaz yola birlikte ve kılıcını havada sallayarak

kan kırmızısıydı mahmuzlar altın ay ışığının altında, bordoeux şarabı renkliydi kadife ceketi

onu anayolda vurdukları zaman

bir köpek gibi anayola düşmüştü

ve kendi kanında yatıyordu anayolda, boğazında bir demet bağla

hâlâ bir kış gecesinde, söylerler, rüzgâr ağaçlardayken

ay fırtınalı denizler üzerinde sarsılan bir hayalet gemiyken

yol mor boş arazinin etrafında ayışığından bir şeritken

bir eşkiya atını sürerek gelir,

atını sürerek, atını sürerek,

bir eşkiya atını sürerek gelir, hanın eski kapısına.

not: bu çeviri eskisozluk.org'a ithaf edilmiştir.

See more
Loreena McKennitt more
  • country:Canada
  • Languages:English, Latin, French (Middle French)
  • Genre:Folk, Pop-Folk, Singer-songwriter
  • Official site:https://loreenamckennitt.com/
  • Wiki:http://en.wikipedia.org/wiki/Loreena_McKennitt
Loreena McKennitt Lyrics more
Loreena McKennitt Featuring Lyrics more
Loreena McKennitt Also Performed Pyrics more
Excellent Songs recommendation
Popular Songs
Copyright 2023-2024 - www.lyricf.com All Rights Reserved