Take Me to Church [Turkish translation]
Take Me to Church [Turkish translation]
sevdiceğimin sinirleri bozuldu,
cenâzede kızı bir gülme tuttu.
milletin ters ters baktığının farkında olaraktan,
onu ibâdet havasına sokmak vazifem oldu.
vallahi melaike ele-dile gelseydi şâyet,
ağzına harbiden gem vururlardı nihâyet.
aslında kız da haklı; her pazar gittikçe daha kasvetli oluyor.
her hafta tâze bir zehir: "biz doğuştan günahkârız"
duyduğumuz tek şey bu oluyor.
sevgili kilise bize elle tutulur bir şeyler sunsa...
"yatak odanda ibâdet et" deyip,
beni, seninle başbaşa olduğumda cennetim olan yere gönderse.
"günahkâr doğmuşum".
boşver güzelim, ben hâlimden memnûnum.
beni sen doğru yola ilet, ben sana meftûnum.
âmin, âmin.
al beni kilisene götür, yalandan türbene.
sabahlara kadar ibâdet etmezsem tükür yüzüme.
sana günahlarımı anlatayım, sen bıçağını bile.
sonra da bana ölümsüz bir ölüm vaad et.
aman allah'ım! bu şekilde sana bütün ömrümü adayayım.
hani diyorum, o mâzideki putperestlerden biri olsaydım,
sevdiceğim olurdu benim güneşim;
sahte tanrıların benden yana olması için
benden bir kurban isteyen, bütün denizi kurutmamı emreden
pasparlak bir güneş...
sonra ana yemeğim olsaydı güzel bedeni;
alımlı iri bir kısrak, hâramın gözdesi...
kapımızın önünde de açlıktan kıvranan bir sürü mü'min;
lezzetli mi lezzetli, hem kazanlar dolusu.
işte züğürdün rüyası.
âyin başladığında ortada efendi veya kral kalmaz.
şu toz-toprağa bulanmış hazin ve çılgın madde dünyasında,
bizim halim günahımızdan daha tatlı bir mâsumiyet olamaz.
işte ancak böylece bir insan olabilirim.
işte ancak böylece temizlenebilirim.
âmin, âmin.
- Artist:Hozier
- Album:Hozier