Quando è moda è moda [Turkish translation]
Quando è moda è moda [Turkish translation]
Hatırlıyorum hayretimi, belki neşemi de,
şu az sayıdaki, her şeyi reddeden kişiye bakarken hissettiğim.
Hatırlıyorum bazı tutumları ve bazı “haklı” çehreleri,
bir araya geliyorlardı reddedip direnen bir dalga gibi.
Artık dünya bu çehrelerle dolu,
aslında fazlaca dolu
ve bu duygu alışverişi
sakal, bıyık ve kimonolar arasındaki,
artık rahatsız etmiyor kimseyi.
Modaysa modadır, modaysa modadır,
modaysa modadır, modaysa modadır.
Bilmem ne oldu
bu çehrelere, bu insanlara,
sırf estetik bir olgu mu acaba,
yoksa daha önemli bir şey mi?
Benim bir değerlendirmem mi,
yoksa aynı heyecanı duyamayışım mı?
Ama bence bunlar çoktan,
birer magazin veya turistik broşür çehresi.
Modaysa modadır, modaysa modadır
modaysa modadır, modaysa modadır
Ve uzaktan bakınca
öyle pek de farklı değilsiniz
küçük burjuvalardan,
şampanya ikram edip cömert davranan.
Eğlenmesini bilir onlar
ve bir servet edinirler, utancıyla birlikte,
en gözden ırak kıyılarından Sardenya’nın
ve büyük kumsallarından.
Modaysa modadır, modaysa modadır
Ve farklı olsa da bilinç düzeyiniz,
modaysa modadır.
Hiç farkı yok birbirinden,
sefa çapkınının yaşam tarzı ile
---en çağdışı ve en gerici---
şu yüceltilen
belediye veya poliklinik hizmetinin.
Modaysa modadır, modaysa modadır
modaysa modadır, modaysa modadır
Ben, kendi adıma,
güçlü ve kibirli olsam,
farklı olduğumu söylerdim
ve neredeyse kesinkes yalnız.
Tahammül edemediğimi söylerdim
eski saçma kurumlara
ve yaratıcı uçukluklarınıza,
yeniliklerinize.
Ben farklıyım,
ben pek az değişirim,
çok yavaş değişirim,
sindiremem
hızlandırılmış Lenin, Doğu, vs. kurslarını.
Aşkta da
elimden gelmez sizin hafifliğinize ulaşmak,
anında uydurmayı da beceremem
veya biraz eşcinsel olmayı,
değişiklik olsun diye.
Modaysa modadır, modaysa modadır
Hem orijinalsiniz de…
Birkaç cümlenizi dinlemek yeterli,
bol bol yeni kelimeler içeren,
hep daha özenti bir kültür,
hep daha bir mide bulandıran.
Öyle ki, sıradan biri,
dürüst bir insan,
bu kelimeleri işitince ağzınızdan,
şöyle geçirir içinden: “Ah, Allahım!
Şuracıkta dökülüverse dişleri şunların!”
Modaysa modadır, modaysa modadır
modaysa modadır, modaysa modadır.
Ben, kendi adıma,
güçlü ve kibirli olsam,
derdim ki, vakti geçti artık
sapla samanı karıştırmanın.
Mesafeli bir tutum takınma zamanıdır,
artık yeni aşklar bulmak istemiyorum,
artık sizinle olmak istemiyorum,
arkadaş olarak, muhatap olarak.
Farklıyım ve kesinkes yalnızım,
farklıyım çünkü tahammül edemem
ortak sağduyuya,
ama ne de delilik söylemine!
İstemiyorum kardeşim,
ipe sapa gelmez baskıları da,
ipimle kuşağım özgürlüğünü de!
Kimseyle darı ambarı halleşmeleri istemem,
artık sizinle de öyle,
ama bilesiniz tahammülüm yok
şu her yanı saran “Sen kendi işine bak” yasasına da!
Farklıyım, muhalifim ve haşinim,
zerrece saygım yok demokrasiye
ve çok pis konuşurum fahişeler ve tutuklular hakkında
tiksindiriyor çünkü beni bunları yere göğe sığdıramayanlar!
Neme lazımcı olduğumu
söyleyecek olanlara gelince,
umurumda bile değil,
ne yoldaşım artık ben
ne militan çakma feminist.
Midemi bulandırıyor kültürel etkinlikleriniz,
halk araştırmalarınız ve diğer saçmalıklarınız,
ha bir de, benden ırak olsun özgürleşmiş kadınlarınız,
demohraatik demohraatik tartıştığınız.
Farklıyım çünkü salakça ise bir şey, salakçadır,
önemi yok adını koymanın, her neyse işte:
meydan taksicisi, öğrenci, evliya, sanatçı, işçi,
Gramsci’ci, Katolik, cüce, barmen, elektrikçi,
fahişe, dümbük, paraşütçü veya ufolog.
Modaysa modadır, modaysa modadır
modaysa modadır, modaysa modadır.
Modaysa modadır, modaysa modadır
modaysa modadır, modaysa modadır.
- Artist:Giorgio Gaber
- Album:Polli d'allevamento